Bursa Gezi Rehberi

PAYLAŞ:

Türkiye’nin dördüncü büyük şehri Bursa, hem tarihi yapıları, hem doğal güzellikleri hem de pek çok merkezden ulaşım kolaylığı sayesinde ilgi çekici şehirlerden biridir.Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk başkenti olması, köklü tarihini en kısa şekilde özetlerken, Bursa’da gezilecek yerler hakkında da ipucu vermektedir. Kervansarayları, yüzyıllık camileri, hanları, hamamları, tarihi köyleri ve sokakları ile yerli ve yabancı turiste pek çok şey vaad etmektedir.

2016 Dünya Yaşanabilir Şehirler sıralamasında tüm dünyada 28. sıraya yerleşen Bursa, aynı konunun Türkiye sıralamasında 1. olarak yer almıştır. Toplam nüfusu 2.842.547 kişi olan Bursa’da yaşam alanının 10.882 metrekarelik bir yüzölçümüne yayılmasının da bu sıralamada etkisi büyüktür.

Binlerce yıllık geçmişe sahip olan Bursa şehrinde bilinen en eski arkeolojik kalıntılar Yenişehir yakınlarındaki Menteşe Höyüğü ve Orhangazi yakınlarındaki Ilıpınar’dandır. Bu arkeolojik buluntu yerlerinin en eski tabakaları yaklaşık 7 bin yıllıktır. Ayrıca Bursa ve civarında M.Ö 4000’lerden itibaren çeşitli yerleşimlerin olduğu saptanmıştır, fakat yöreye ait kesin bilgiler M.Ö 700’lere dayanmaktadır. Homeros, bölgeden “Mysia” olarak söz etmektedir.

Tüm bu geçmişi süresinde önemli bir ticaret merkezi olan Bursa, özellikle 1960’lardan sonra yapılan yatırımların da etkisiyle günümüzde de bu durumunu halen korumaktadır.

Türkiye’nin en önemli sanayi şehridir. Otomotiv, tekstil, makine ve gıda sanayi sektörlerinde söz sahibidir. Ancak geçmişinde önemli bir yere sahip olan ipek üretimi ve bıçakçılık günümüzde pek rağbet görmemektedir. 1961 yılında kurulan Türkiye’nin ilk organize sanayi bölgesi Bursa Organize Sanayi Bölgesi ile daha sonra oluşan Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi ve özellikle İzmir ve Ankara yollarının çevresi Bursa’da sanayileşmenin yoğun olduğu yerlerdir.

Arkeolojik bulgular, Bursa’da yerleşik hayatın 6000 yıl öncesine dayandığını iddia etse de yöreye ait kesin yerleşim kanıtları, M.Ö. 700 yıllarına dayanmaktadır. İyonyalı ünlü ozan Homeros’un kayıtlarında “Mysia” olarak bahsettiği şehrin ilk sakinleri Frigler olarak bilinmektedir. İskitlerden kaçan Kimmerlerin Frigya devletini yıkması sonrası bölge, Kimmerlerin hakimiyeti altına girmiştir. M.Ö. 185 yılında Kartaca’nın büyük generallerinden olan Hannibal, Kral 1. Prusias’a yardım etmiş ve bu bölge Bitinya Krallığı’nın himayesi altına geçmiştir. O dönemde Bitinya olarak bilinen şehir, zamanla kralın ismi Prusias adını almış ve asırlarca evrilerek son hâli olan “Bursa” olarak kalmıştır.

M.Ö. 74 yıllarında Roma İmparatorluğu’nun himayesi altına geçen kent, M.S. 385-1326 yılları arasında da Bizans İmparatorluğu’nca yönetilmiştir. Kale surları içerisinde kalan ve dış bağlantıları sağlayamayan Bursa, o dönemlerde gelişememiş olsa da 1326 yılında Orhan Bey’in şehri fethetmesiyle Osmanlı Devleti’nin egemenliğine geçmiş ve şehirdeki imar planları ile doğru orantılı olarak devlet başkenti olmuştur. Yaklaşık 30 yıl Osmanlı’ya başkentlik yapmış olan şehir, daha sonra başkentin Edirne yapılması ile merkezi niteliğini kaybetmiştir. Yine de Osmanlı’nın önemli şehirlerinden biri olan Bursa, 1920’de Yunanlar tarafından işgal edilmiş; Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nden sonra Türk birliklerince geri alınmıştır. 1987 yılında çıkarılan bir yasa ile büyükşehir unvanını alan şehir, daha sonraki yıllarda da gelişerek Türkiye’nin en büyük 4. şehri konumunu elde etmiştir.

Gezilecek Yerler

Ulu Camii

Bursa’nın tarihi sembollerinden biri olan Ulu Camii, eski şehir merkezinde, Atatürk Caddesi üzerinde yer almaktadır. Çok ayaklı cami şemasının en klasik ve anıtsal örneği sayılan bu eser, Yıldırım Bayezid tarafından Niğbolu Zaferi sonrasında yaptırılmıştır. İnşaatı 1396-1399 yılları arasında tamamlanmıştır. Mimarının ise Ali Neccar olduğu sanılmaktadır.Her ne kadar cami, yüzyıllar içerisinde istila, deprem ya da yangın gibi felaketlerden oldukça zarar görmüş olsa da yapılan pek çok onarım çalışmaları ile günümüzdeki ihtişamlı halini korumaktadır.

Bursa, Ulu Camii

Dikdörtgen bir plana sahip olan Ulu Camii, aynı zamanda erken dönem Osmanlı mimarisi çok kubbeli camileri arasında en büyük ve en anıtsalı olma özelliğine de sahiptir. 20 kubbe ile örtülü olan caminin orta kısmındaki kubbesinin üstü camlıdır ve alt kısmında 16 köşeli büyük mermer bir şadırvan yer almaktadır. Toplam iç alanı 3.165,5 metrekaredir.

Kündekari tekniği ile Antepli Hacı Mehmed bin Abdülaziz ed-Devvaki tarafından yapılmış olan minber, caminin en özgün ve en güzel eserlerinden biridir. Minberin doğu yakasında güneş sistemi, batı yakasında ise galaksi sistemi yer alırken evrenin kül olarak tasvir edildiği ileri sürülür. Ayrıca gezegenlerin büyüklük oranları ve yörüngeleri gerçek oranlarla örtüşür. Mihrabı ise, 1571 yılında Mehmed Usta tarafından yaptırılmıştır. Caminin ilk imam-hatibi, Mevlid-i Şerif yazarı Süleyman Çelebi olmuştur.

Türk İslam Eserleri Müzesi (Yeşil Medrese)

İlk Osmanlı medreselerinden biri olan Yeşil Medrese, Sultaniye Medresesi olarak da anılmaktadır. Yeşil Külliyesi birimlerinden bir tanesi olan medresenin kitabesi mevcut değildir.Külliyenin yapım tarihleri olan 1414-1424 yılları arasında yapıldığı bilinmektedir ve mimarı Hacı İvaz Paşa’dır. Yapısal açıdan Anadolu Selçuklularının açık eyvanlı medreselerinin devamı niteliğindedir. Moloz ve kesme taş ile tuğla kullanılarak inşa edilmiştir.

Sivri kemerli bir kapı ile girilen avlusunu üç taraftan çeviren revaklardaki sütun ve sütun başlıklarının bir kısmı Bizans devrine aittir.Revakların arkasında 13 adet medrese odası, iki yan eyvan ve merdiven boşlukları vardır. Külliyenin diğer yapılarına göre medresedeki çini süslemesi çok azdır. Var olanlarda mozaik çini ve renkli sır teknikleri kullanılmıştır.

Bursa, Yeşil Medrese

Günümüzde Türk İslam Eserleri Müzesi olarak kullanılan Yeşil Medrese’de, 13. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar uzanan Selçuklu, Beylik ve Osmanlı dönemlerine ait çini ve seramik eserler, ahşap, oyma ve kakma eserler görülebilmektedir. Ayrıca Türk maden sanatından örnekler, tombak ve diğer metal eserler ile Selçuklu ve Osmanlı sikkeleri, geleneksel Türk elişleri ve giysileri teşhir edilmektedir.

Örneğin birinci odada Osmanlı dönemine ait sedef, kemik kakmalı ve lake işi ahşap eserler ile kapı tokmaklar, kilit ve anahtarlar görülebilmektedir.İkinci odada tüm İslami devirleri kapsayan altın, gümüş, bronz sikkeler ile Osmanlı nişan ve madalyaları yer alırken dördüncü odada hamam kültürü bakımından zengin olan Bursa yöresinden toplanmış hamam eşyaları ile canlandırılmış bir hamam odası mevcuttur.

Hat sanatına ilgi duyanların ziyaret etmesi gereken yer ise sekizinci odadır.Burada İbn Hilal İbn el-bavvab’ın 365H./975 M. tarihli dua kitabı, 14. yüzyıl Beylikler devrine ait zengin tezhipli “Bakara Suresi” ve 723 H./1323M. tarihli Kur’an-ı Kerim, Memluk Sultanı Berkok’un Sultan Yıldırım Beyazıd’a hediyesi olan Kur’an-ı Kerim, Sultan II. Murad devrine ait Kur’an-ı Kerim, Sultan II. Mehmet (Fatih) için hazırlanan ve baş sayfasında sultanın adının yazılı olduğu 871 H./1466 M. tarihli dua kitabı, Şeyh Hamdullah, Hafız Osman gibi büyük ustaların hatlarından örnekler bulunmaktadır.

Medresenin bahçesinde 15. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar tarihlenen Bursa mezar taşlarından örnekler ile bazı taş kitabeler de sergilenmektedir.

Atatürk Evi

Bursa’nın ünlü ve eski Çekirge Caddesi üzerinde yer alan köşk Atatürk Evi’dir. Yapının 19. yüzyılın sonlarında yapıldığı tahmin edilmektedir. Köşk bodrum ve çatı katının dışında iki katlıdır.Atatürk’ün Bursa’yı ikinci ziyareti esnasında, 20-24 Ocak 1923, Bursa Belediyesi bu binayı Miralay Mehmet Bey’den satın alarak kendisine hediye etmiştir.Bundan sonraki dönemlerde Atatürk Bursa’yı ziyaret ettiğinde bu evde kalmıştır.

Atatürk’ün ölümünün ardından, yani 1938 yılından sonra bu değerli ev, Bursa Belediyesi tarafından T.C. Emekli Sandığı’na satılmış ve 6 Şubat 1968 tarihinde Emekli Sandığı Köşk’ün kullanımını Müzeler Genel Müdürlüğü’ne devretmiştir.29 Ekim 1973 tarihinde, yani Cumhuriyet’in 50. yılında köşk müze haline dönüştürülerek halkın ziyaretine açılmıştır.

Bursa, Atatürk Evi

19. yüzyılda Fransız mimarlık anlayışının etkisiyle yapılmış olan köşkün sahip olduğu balkonlar, alınlık saçaklar ve akroterler ahşap işçiliğinin özgün örneklerinden sayılmaktadır. Ev, bodrum ve çatı katının dışında iki kata daha sahiptir. Bodrum katı mutfak ve hizmet için ayrılmıştır.Birinci kattaki girişin sağında kabul salonu, solunda yemek salonu ile buraya açılan dinlenme ve çay, kahve içme odasından oluşmaktadır.İkinci katın sağında yatak odası, solunda çalışma odası yer almaktadır. Çalışma odasının sağ yan tarafından geçilerek limonluk bölümüne ulaşılır.Evin bodrum katı, mutfak ve hizmet için kullanılmıştır.Bahçenin doğu bölümünde, iç tarafı kalem işleriyle bezenmiş bir kameriye bulunmaktadır. Köşk’ün eşyalarının tamamına yakını Atatürk’ün burayı ziyaret ettiği dönemlerde kullandığı orijinal eşyalardır.

Bursa Hanları

Yüzyıllar boyunca önemli bir ticaret merkezi olan Bursa şehrinde haliyle pek çok tarihi han yer almaktadır. Günümüze kadar kalanların sayısı onlarcadır. Daha çok eski şehir merkezi bölgesinde görülebilen hanların şimdilerde hepsi popüler olmasa da turistik açıdan görülmesi gereken önemli hanlar mevcuttur.

Bursa’nın en büyük hanı olan İpek Hanı, bunlardan biridir. Yeşil Külliye’ye gelir sağlamak adına Çelebi Mehmet tarafından yaptırılmıştır. Hanın duvarları taş ve tuğla ile örülmüştür. Hanın zemin katında 39, üst katında ise 42 adet oda bulunmaktadır. Klasik Osmanlı hanları tarzında yapılan bu hanın odalarının önünde bulunan revakların üzeri kubbe ve tonozla örtülmüştür. Yapılan onarımlar ile hanın sadece batı bölümü özgündür; diğer bölümleri restorasyon görmüştür. İpek Hanı, İvaz Paşa Camii’nin yanında yer almaktadır.

Bursa, Pirinç Han

Bir diğer popüler olan han ise Koza Hanı’dır. Ulu Cami ile Orhan Camii arasında yer alan hanı, II. Bayezıt İstanbul’daki hayır kurumlarına gelir sağlamak amacıyla 1490 yılında yaptırmıştır. Bursa’nın en güzel ve günümüzde en yoğun olarak kullanılan hanıdır. Duvarları tuğla ve taşla örülmüş olan bu han, dikdörtgen bir avlunun çevresinde yer alan iki katlı bir yapıdır. Doğusunda ahır ve depoların bulunduğu ikinci bir avlulu bölüm daha mevcuttur. Yapıya, Kapalı Çarşı tarafından bir taç kapıyla girilmektedir. Alt katında 45, üst katında ise 50 adet oda bulunmaktadır. Avlusunun ortasında taştan yapılmış, altında şadırvan bulunan, sekiz ayak üzerine oturtulmuş bir köşk mescit bulunur.

Ulu Cami’nin hemen altında görülebilen Emir Hanı,Orhan Bey tarafından, 14. yüzyılın ikinci yarısında yaptırılmıştır. İç avlu çevresine sıralanan iki katlı revak ve buraya açılan odalardan oluşan bu han, Osmanlı hanlarının ilk örneklerindendir. Alt katında eşya depoları olarak kullanılan penceresiz 36 adet mahzen yer almaktadır. Üst katta ise 38 adet oda vardır. Hanın ortasında bir şadırvan ile tarihi çınarlar bulunmaktadır.

Uludağ

Türkiye’nin en ünlü kayak merkezlerinden biri Uludağ’dır. Bursa denince akla gelen en önemli yerlerden biridir ve Bursa’ya gidenlerin gezilecek yerler listesinde mutlaka bulunmalıdır.Uludağ 2.543 metre yüksekliğindedir ve doğa sporları için çok elverişlidir.Halk arasında Keşiş Dağı olarak da anılmaktadır.

Bursa, Uludağ

1933’te Uludağ’a bir otel, bir de muntazam şose yol yapılmış, böylece bu tarihten itibaren Uludağ kış sporları için bir merkez haline gelmiştir. Düzenli otobüs seferlerinin başlaması da buraya ilgiyi daha da artırmıştır. Sonradan asfaltla kaplanan bu yol, Uludağ’ın Kadıyayla hariç bütün yerleşim birimlerini doğrudan Bursa’ya bağlar. Uludağ modern dağ tesisleri,1963’te hizmete açılan Türkiye’nin ilk teleferiği, dördüncü büyük kent olan Bursa’nın hemen yanında olması ile dağ ve kış turizminin merkezi olmuştur.Uludağ Türkiye’nin en büyük kayak merkezidir. Yol durumunun uygunluğu, uzun kış mevsiminde (Ekim-Nisan arası) kar bulunması, eşsiz manzaraları buraya her yıl binlerce turisti çekmektedir. Dağın doruk noktasından açık havada İstanbul, Marmara denizi ve civar yakın yerlerin görünmesi buraya ayrı bir özellik vermektedir.

Uludağ’da lüks işletmelerin yanı sıra ayrıca kamp için elverişli yerler de bulunmaktadır. 12’si kamu kuruluşuna, 15’i özel sektöre ait toplam 27 konaklama tesisinde 3000’in üzerinde yatak kapasitesi bulunmaktadır.Alışveriş merkezleri, yeme içme ve eğlence yerleri, sağlık ocağı hizmetleri mevcuttur. Kayak malzemeleri satış, kiralama ve kayak hocalarından ders alma için imkanlar sunulmaktadır.

Sadece kış aylarında değil, yaz aylarında da pek çok aktiviteiçin ziyaret edilen Uludağ’da, Apollo Kelebeği gözlemi, ATV safari ve dağ bisikleti turları, dağ tırmanışı ve trekking yapılabilmektedir.

Cumalıkızık

2014 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne girmeyi başaran Yıldırım İlçesi’nde yer alan Cumalıkızık Köyü, yaklaşık 700 yıllık bir geçmişe sahiptir.
Osmanlı dönemi kırsal mimarisinin önemli örneklerinden biri olan köy, evleri ve halkın yaşam tarzı ile halen gelenekselliğini korumaktadır.

Sadece bir insanın ya da bir at arabasının geçebileceği dar ve güzel sokaklarında yürüyüş yapmak çok keyiflidir.Bu yürüyüş sırasında Osmanlı döneminin izlerini halen taşıyan evler de mutlaka incelenmelidir.Köy, 180’i halen kullanılan, bazılarında ise koruma ve restorasyon çalışmalarının yapıldığı toplam 270 evden oluşmaktadır.

Bursa, Cumalıkızık

Orhan Bey zamanında vakıf köyü olarak kurulan Cumalıkızık, Osmanlıların Bursa’da ilk yerleştiği bölgelerden biridir.Pazar günleri köy meydanında kurulan pazara, çevre bölgelerden ve hatta İstanbul’dan gidenlerin sayısı oldukça fazladır.Pazar tezgahlarında köylülerin kendilerinin ürettiği erişte, tarhana ve reçeller öne çıkmaktadır. Ayrıca yöresel el işi ürünlerini de bulmak mümkündür.

Her birinin avlusunun ayrı güzellikte olduğu tarihi evlerden bazıları pansiyon, bazıları da yerel ürünlerin servis edildiği lokanta olarak hizmet vermektedir.Köy halkının bağışları ile kurulan ve 18, 19 ve 20. yüzyıllara ait yöresel eşyalardan oluşan etnografya müzesinin
yanı sıra köyün camisi ve hamamı da köyde görülebilecek önemli yerler arasındadır.

Bursa merkezin biraz dışında kalan Cumalıkızık Köyü’ne gitmek için Bursa garajından otobüs ya da minibüslere binmek yeterlidir. Yolculuk yaklaşık yarım saat sürmektedir.

Trilye

Bursa’nın Mudanya ilçesinin 12 kilometre batısında yer alan çok güzel bir beldedir Tirilye. Yüzyıllara dayanan tarihi dokusunu günümüze kadar korumuş olması sayesinde halen pek çok yerli ve yabancı turistin ilgisini çekmektedir.Temiz havası, denizi, sahildeki balıkçı lokantaları ve çay bahçeleri, eski binaları, dar ve taş sokakları ile ziyaretçisine huzur veren bir yer Tirilye.

II. Bayezid döneminde İstanbul’dan 30 hane Türk’ün yerleştirildiği belde, Osmanlı döneminde Rumların büyük çoğunlukla yaşadıkları zengin bir yerleşim yeri idi.

Beldede bu dönemlerin ardından Rumlardan kalma yedi kilise, üç manastır ve üç de ayazma mevcuttu.Ancak günümüzde kiliselerden sadece 3 tanesi ayaktadır. Üç manastırdan da Aya Yani Manastırı kısmen günümüze kadar gelmiştir. Sözü edilen ve geçmişi Bizans’auzandığı bilinen üç manastırın kalıntısı Tirilye’nin dışında bulunmaktadır. Hagios Sergios Manastırı, Kasabanın çıkışında, Eşkel köyü yolu üzerindedir. Tirilye’ye 5 km uzakta olan Aya Yani Manastırı’na 3 kilometrelik toprak bir yoldan, zeytinliklerden ve günebakan tarlalarından geçerek ulaşılır. Batheos Rhyakos Soteros Manastırı, Halk arasında Aya Sotiri olarak adlandırılan mevkidedir.

Bursa, Trilye

Diğer bir kilise Hagios Ioannes Rum Kilisesi’dir. Yuannes Kilisesi, Dündar Evi olarak bilinir. Rumların bölgeyi terk etmesinin ardından özel mülkiyete geçmiştir. Panagia Pontobasilissa Kilisesi ise Kemerli Kilise adıyla anılır.St. Stephanos Kilisesi (Fatih Camii) 14. yüzyılda camiye dönüştürülmüştür. Fatih Camii ile aynı yapı adasında ve caminin güney cephesinde yer alan Tirilye Hamamı’nın kesin adı ve yapım tarihi bilinmemekle birlikte, 16. yüzyılın ilk yarısında, Yavuz Sultan Selim zamanında, Kastamonu ve Üsküdar’dan getirilen Türklerin yaptırdığı yolunda söylentiler vardır.

Bölgede görülmeye değer bir diğer yapı ise Taş Mektep’tir.Tirilye’de doğan ve Yunanistan’da eğitim gördükten sonra Türkiye’ye dönen Chirisostomos tarafından 1904- 1909 yılları arasında yaptırılan Taş Mektep, Tirilye’nin en görkemli yapılarındandır.Kurulduğu ilk dönemden bu yana özellikle zeytin ve zeytinyağı dünyaca tanınmış olan Tirilye, aynı zamanda geçmişte ipekböcekçiliği ve şarap üretimi ile de öne çıkıyordu.

İznik

Sadece Türkiye değil, tüm dünyada adını çinileri ile duyurmuş bir ilçedir İznik.İznik çinisi ilk olarak 15. yüzyılda ortaya çıkmıştır. O dönemde yapılan Bursa Yeşil Camii ve Türbesi’nde (1421), Bursa Muradiye Camii’nde (1426) ilk örneklerine rastlanmaktadır.

16. yüzyıldaysa Osmanlı Devleti’nin de güçlenmesi ve yeni yapıların ortaya çıkmasıyla İznik çinisi en ihtişamlı günlerini yaşamıştır. Bu dönemde yapılan Süleymaniye Camii’nde ve Selimiye gibi eserlerde İznik çinisiyle süslemeler yapılmıştır. 17. yüzyılda ise İznik Çinisi kaybolmaya başlamış ve 18. yüzyıl başlarında tamamen yok olmuştur. 300 yıl aradan sonra 1985′de Faik Kırmılı Usta, İstanbul’dan İznik’e gelerek Eşref Eroğlu ve eşi Seyhan Eroğlu ile birlikte bir atölye kurmuştur. İznik çinileri tekrar üretilmeye başlanmıştır. “5 ve 16. yüzyıllarda Osmanlı Türk Medeniyet Sanatı’nın zirvelerinden biri olan İznik çinisinin camilerde, saraylarda, Türk ve dünya müzelerinde mevcut örnekleri hâlâ hayranlıkla izlenmektedir.

Bursa, İznik

Bu güzelliğin doğduğu Uzunluğu 4.970 metre olan surlar tarihin eski günlerinden muhteşem bir görüntü vermektedir.

İznik Gölü’nde yüzmeden optimiste kadar her türlü su sporunu yapmak mümkündür.Ayrıca Sansarak Vadisi’nde doğa içinde trekking yapılabilmektedir. Ayrıca İznik’e gidildiğinde, İznik Gölü’nde yetişen yayın, sazan, sarı balık, ıstakoz ya da gümüş balıklarını yemeden dönmek olmaz.

İznik, Hristiyan alemi açısından da ayrı bir öneme sahiptir.Zira ilk ekümenik konsil, M.S. 325 tarihinde 218 piskoposun katılımıyla burada yapılmış ve Hristiyanlık dinine hayat veren ve “İznik Yasaları” adıyla bilinen 20 maddelik karar Senatüs Sarayında alınmıştır.

Doğal Güzellikleri

Antik çağların ilk tarihçilerinden olan Heredot’un “Olympos” olarak bahsettiği, Türkiye’nin en büyük kış ve doğa sporları merkezi olan Uludağ, şehirdeki doğal güzellikler içerisinde en önemli olanıdır. 2543 metre yükseklikte olan Uludağ’ın tepe kısımlarında son buzul döneminden kalma 7 adet buzul gölü bulunmaktadır. Dağcıların kamp yapmak için kullandığı Kilimli Göl’ün yanı sıra Buzlu Göl, Karagöl, Aynalı Göl ve Heybeli Göl dağ yamaçlarında bulunan göller arasındadır. Milli park olan Uludağ Milli Parkı, yaz aylarında doğa yürüyüşü ve dağcılık için kullanılırken kış aylarında da kayak, “snowboard”, buz pateni ve kar motosikleti başta olmak üzere neredeyse tüm kış sporlarına ev sahipliği yapmaktadır. Milli parkın florası, dünya florasına 6 adet endemik tür kazandırmıştır ve dağda bölgeye ait bir tür olan “Apollo kelebeği” ve “sakallı akbaba” da yaşamaktadır.

Uludağ: Türkiye’nin en büyük kış ve doğa spor merkezi olan Uludağ, Bursa kentinin zirvesi olarak adlandırılmaktadır. Her yıl binlerce ziyaretçiyi otellerinde ağırlayan Uludağ adeta kış cennetidir.

Uluabat Kuş Gölü: Türkiye’nin en zengin göllerinden birisi olarak adlandırılan Kuş Gölü, doğanın her halini bir arada sunmaktadır. Eşsiz manzarası, balıkları ve ormanlık alanları ile Bursa halkına ve şehir dışından gelen ziyaretçilere huzur dolu bir gezi yaşatmaktadır.

Kuş Cenneti: Vuskuşu ve keklik gibi birçok kuş çeşidinin barındığı Kuş Cenneti, mavi servi, limoni servi, ladin gibi ağaçları ile adeta gerçek bir doğal cennettir.

Oylat Kaplıcaları: İnegöl’de bulunan ve özellikleri bakımından dünyanın en iyi 2. kaplıcası olan Oylat Kaplıcaları şifalı suyu ile her yıl binlerce ziyaretçiyi ağırlamaktadır.

Saitabat Şelalesi: Dağların derinliklerinden gelen suları ile muazzam olan Saitabat Şelasi, çevresinde ki yürüyüş alanları ile ziyaretçilerin gözde yerlerinden birisidir.

İznik Gölü: Türkiye’nin doğal cennetlerinden birisi olan İznik Gölü, Bursa’nın doğal güzelliğini yansıtmaktadır. Yeşilin her tonunu barındıran göl, çevresinde piknik yapabileceğiniz pek çok alan barındırmaktadır.

Çınaraltı Asırlık Çınar: Görebileceğiniz en büyük ağaçlar arasında yer alan Asırlık Çınar tarihi ile göz doldurmaktadır. Uludağ yolunda bulunan dev çınar, yüz yıllardır dimdik ayakta ve ilk günkü görkemliğini korumaktadır.

Kültür & Sanat

Türkiye’nin en büyük 4. şehri olan Bursa, kültür-sanat konusunda da uluslararası etkinlikler düzenleyerek hem yerel halkın hem de yabancıların ilgisini çekmektedir. Uzun yıllardır düzenlenen festivaller ve ödüllü yarışmaları ile kültür-sanat konusunda oturmuş bir geleneğe sahip olan şehirde düzenlenen en önemli etkinlik, “Uluslararası Altın Karagöz Halk Dansları Yarışması”dır. Dünyanın birçok farklı ülkesinden katılımcıları ile hem kültür alışverişinin yapıldığı hem de şehrin adının duyurulduğu etkinlik, bu alandaki prestijli yarışmalar arasında gösterilmektedir. 1962 yılından beri düzenlenen ve dünyaca ünlü yıldız isimlerin konser verdiği; opera ve bale gösterilerinin yapıldığı “Uluslararası Bursa Festivali” de şehirdeki bir diğer önemli kültür-sanat etkinliğidir.

Uluslararası Bursa Festivali

Şehirde Devlet Tiyatroları’nın yanı sıra birçok özel tiyatro ve sinema severler için sinema salonları da bulunmaktadır. Tiyatroya verilen değeri, 20 yıldır düzenlenen “Uluslararası Bursa Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Festivali” ile gösteren şehir, aynı zamanda bu yıl 16.’sı düzenlenen “Uluslararası Bursa Karagöz Kukla ve Gölge Oyunları Festivali” ile de geleneksel kimliğine verdiği değeri vurgulamaktadır. Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen “Bursa Fotoğraf Günleri” ve resim sergileri de şehirdeki önemli sanatsal faaliyetler arasındadır. Osmanlı padişahlarına ait bal mumu heykellerin bulunduğu Bursa Kent Müzesi; antik çağlardan kalma eserlerin sergilendiği Bursa Arkeoloji Müzesi ve Osmanlı Dönemi’ne ait günlük yaşantının sergilendiği Osmanlı Evi Müzesi de şehirdeki kültürel faaliyetlerin yer aldığı noktalardan bazılarıdır.

”Osmanlı Devleti’nin mimari baş kenti” olarak anılan Bursa, geleneklerine, kültürüne ve sanata verdiği değer ile Türkiye’nin bu alandaki en önemli şehirlerindendir.

Bursa Mutfağı

Osmanlı’ya başkentlik; farklı medeniyetlere de ev sahipliği yapmış Bursa’da akla ilk olarak “İskender kebap” ve “kestane şekeri” gelmektedir. Sinirleri alınmış kuzu etinin dikey bir şekilde kömür ateşinde dönerek yumuşacık oluncaya kadar pişmesinin ardından ince ince kesildikten sonra özel bir sos, tereyağı ve yoğurt ile servis edilen “İskender kebap”, lezzeti ve tadı ile ünü tüm dünyaya yayılmış yemeklerimiz arasındadır. Çoğu Anadolu şehri ve Osmanlı’ya ev sahipliği yapmış diğer kentler gibi Bursa mutfağının temelini de kuzu ve dana etinden yapılmış yemekler oluşturmaktadır. Akşam yemeğinde tercih edeceğiniz iskendderi Bursa’nın girişinde bulunan Bursa İskender’de yiyebilirsiniz. Etin özen ile hazırlandığı bir mekan olan Bursa İskender, namı ile bütün Türkiye’ye yayılmıştır. Dana eti ve kuzu etinin beraber kullanıldığı, çeşitli baharatlar ile tatlandırıldığı “İnegöl köfte”; pide üzerindeki küçük ve lezzetli köftelerin üzerine tereyağı dökülerek yapılan “pideli köfte”; kuzu etinin tel tel oluncaya kadar pişirilmesi sonucunda yapılan “beğendili kebap” ve ciğer ile hazırlanan “ciğer sarma”, kentin damaklarda eşsiz tatlar bırakan lezzetleri arasındadır.

Bursa Mutfağı, İskender

Kıymalı, kuşbaşılı ve peynirli şekilde yapılan ve Tatar mutfağına ait olan “cantık”, “tahinli pide”, muhteşem bir lezzete sahip olan Tirilye ve Gemlik Zeytini, tuzlu ve keskin bir tada sahip olan Mağlıç ve Mihaliç Peynileri de bu bölgeye has yemek türlerindendir. Tuzlu yemek türlerinin yoğun olduğu coğrafyada birbirinden eşsiz tatlı çeşitleri de bulunmaktadır. Ünü dünyaya yayılmış olan ve kestane ve şerbetten yapılan “kestane şekeri”, Ramazan aylarının değişmezlerinden “Kemal Paşa tatlısı”, “kaymaklı ekmek kadayıfı” ve “cevizli lokum”, şehri ziyaret ettiğinizde ustalarından tatmanız gereken lezzetlerden bazılarıdır.

Alışveriş

Şehrin en işlek merkezlerinden biri olan ve aradığınız birçok şeyi bulabileceğiniz piramit şeklindeki Zafer Plaza, kentteki önemli alışveriş merkezlerinden biridir. Yine kentin pek çok farklı noktasına yayılmış olan Asmerkez AVM, Kent Meydanı AVM, Korupark, Anatolium AVM, PodyumPark, Özdilek AVM ve Arena AVM gibi tesisler de alışveriş merkezi kültürüne alışkın olanların ihtiyaçlarını karşılayacak nitelikteki yerler arasındadır. Şehirdeki alışveriş seçenekleri, sadece AVM’ler ile sınırlı değildir. Farklı ihtiyaçlara göre şehrin farklı bölgelerinde bulunan tarihi hanlar, çarşılar ve bedestenler de hem şehri ziyaret eden turistlerin ihtiyaçlarını karşılamakta hem de yerel halkın alışveriş yapabilmesine olanak sağlamaktadır. Kuaför ve kafeler üzerine ihtiyaçlarını karşılayabileceğiniz “Apolyont Han”, birçok yerel dükkanın bulunduğu “Kubbeli Han”, içerisinde el sanatları çarşısı, yeme-içme bölümleri bulunan “Bali Bey Hanı”, Bursa’nın meşhur ipek ürünlerinin satıldığı “Koza Han”, ayakkabıcılar çarşısı olarak bilinen “Çukur Han” ve tekstil ürünlerinin yer aldığı, içerisinde dikim atölyeleri bulunan “Kapan Han” şehirdeki diğer alışveriş noktaları arasındadır.

Bursa, Bali Bey Hanı

Şehirde büyük ve geniş çarşılar da yer almaktadır. Tekstil üzerine satışın yapıldığı “Uzun Çarşı”; kuyumcuların ve değerli hediyelik eşyaların yer aldığı “Tarihi Kapalı Çarşı”; bakır ürünlerin, telkari işleme eşyaların satıldığı “Bakırcılar Çarşısı”; yine Bursa kumaşı ve ipek kumaşların satıldığı “Hacı İvaz Çarşısı”; “Gelincik Çarşısı”, “Yorgancılar Çarşısı”; turistik ve antika ürünlerin satıldığı “Eski Aynalı Çarşı” ve “Antikacılar Çarşısı” ve peynir, zeytin ve Bursa’ya ait lezzetlerin satıldığı “Tuz Pazarı Çarşısı” da şehirdeki ihtiyaçlarınızı karşılayabileceğiniz; hediyelik eşyalar alabileceğiniz yerler arasındadır.

Özel Günler ve Festivaller

Senenin tamamına yayılmış tiyatro, sinema, resim ve fotoğraf sergileri ile sürekli hareketli bir şehir olan Bursa, Türkiye’nin bu alandaki yükselen yıldızları arasında yer almaktadır. Birçok sinema yazarı, yapımcı, yönetmen ve oyuncunun katıldığı “İpek Yolu Film Festivali”, şehirdeki önemli festivaller arasında yer almaktadır. Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen “Bursa Fetih Günleri” ve “Bursa Kurtuluş Şenliği” de şehirdeki önemli günlerde düzenlenen etkinlikler arasındadır. Bunların yanı sıra “Uluslararası Lale Festivali” ve “Karagöz Çilek ve Kiraz Festivali” de yerel halkın ve turistlerin bir araya geldiği etkinliklerden bazılarıdır. İznik’te düzenlenen “Üzüm Festivali”, Orhangazi’de düzenlenen “Zeytin Festivali” ve Gemlik’te düzenlenen “Halk Oyunları Festivali” ise kentin ilçelerindeki önemli etkinliklerdendir.

Bursa ilindeki en keyifli ve eğlenceli etkinlikler Uludağ’da yapılmaktadır. Yaz aylarının başında ilkbahar ile birlikte başlayan etkinlikler, sonbahar ve kış aylarında da devam etmektedir. Nisan-mayıs aylarında “trekking”, kampçılık, dağcılık ve piknikler ile başlayan Uludağ etkinlikleri, kışın kendini gösterdiği aylara kadar devam etmektedir. Kasım ve aralık aylarında ise kayak, “snowboard”, “big foot”, kar motosikleti ve buz pateni aktiviteleri ile Uludağ’da adeta bir kış festivali başlamaktadır. Birçok sporcunun ve turistin bir arada olduğu dağda konserler, etkinlikler, tiyatro gösterileri, özel geceler ve davetler de Bursa Büyükşehir Belediye’si tarafından düzenlenmektedir. “Kent Gönüllüleri Gençlik Kampı” ve “Ürünlü Gençlik Kampı” da yine Uludağ eteklerinde düzenlenen etkinlikler arasındadır.

Yapmadan Dönmeyin

  • Türkiye’nin en büyük kış sporları merkezi olan Uludağ’da kayak yapmadan,
  • Osmanlı Dönemi’nden kalma külliyeleri ve camileri ziyaret etmeden,
  • Dünyaca ünlü Bursa kaplıcalarına uğramadan,
  • Çınaraltı’nda bulunan 8 asırlık koca çınarı görmeden,
  • İskender kebabı, kestane şekeri ve İnegöl köftesi yemeden,
  • İznik çinisi, Bursa ipeği ve bakır işleme ürünlerden satın almadan dönmeyin.

Yorumda Bulun