Kosova Gezi Rehberi

PAYLAŞ:

Kosova, resmî adıyla Kosova Cumhuriyeti, Balkanlar’da yer alan ve denize kıyısı olmayan bir ülke.

Kosova, 5 asır Osmanlı egemenliğinde yaşamış bir vilayet. 1. Balkan Savaşının ardından imzalanan Londra Antlaşmasıyla (1913) Sırbistan’a ve ardından kurulan Yugoslavya’ya bağlanmış (1918).

1990’larda bağımsızlığını ilan eden Hırvatistan, Bosna-Hersek, Slovenya ve Makedonya’dan sonra Kosova’da bağımsız olmak istemiş ancak Sırp baskısı ve askeri müdahalelerinden dolayı tam bağımsızlığına kavuşamamış. Kosova’yı tanıyan ülkeler listesini Kosova Thanks You adresinden görebilirsiniz.

Kosova öncelikle turistik bir ülke değil. Başkent Priştine’de gezilecek yer olmadığından dolayı Prizren’e geldim. En azından Prizren’de gezilebilecek birkaç yer bulunuyor. Kosova’nın güvenliği NATO önderliğinde kurulan Kosova Force (KFOR) tarafından sağlanıyor. 1999 yılında kurulan KFOR barış gücünde Türkiye dahil 31 ülke yer alıyor.

Prizren’de gezerken başta Türk ve Alman olmak üzere çok sayıda asker gördüm. Bazen 3-5 kişilik gruplar halinde şehir merkezinde dolaşıyorlar, bazende askeri araçlarla geçiyorlar. Üniformalarının kollarında ve araçların plakalarında ülkenin bayrağı bulunuyor. Şehir dışında ise askeri üsler bulunuyor.

Kosova’nın para Euro olmasına rağmen pahalı bir ülke değil. Asgari ücret 150 Euro, ortalama kazanç ise 200 Euro’imiş. Yerli halkın hayatından memnun olduğu ve hiç protesto falan olmadığını söylediler bana.

Prizren

Kosova, Prizren

Prizren’de yaşayan çok sayıda Türk bulunuyor. Genel olarak yaşlı kesim Türkçe biliyor ancak gençlerden Türkçe bilen birine denk gelmedim.

Şehir oldukça kötü durumda. Bana söylenene göre yollarıyla, hastahaneleriyle vb. Türkiye’nin 30 yıl önceki haliymiş. İnsanlar savaştan korktukları için evler hep dipdibe yapılmış. Bu nedenle sokaklar oldukça dar ve küçücük kaldırımları var. Şehirdeki araç sayısının fazlalığı sebebiylede yürümek epey zor oluyor. Çokça isyan ettiğim anlar olmuştu.

Yerli halkda elinde fotoğraf makinasıyla gezen turiste pek alışık değil. Herkes ‘bunun burda ne işi var’ der gibi bakıyor. Gerçekten kaldığım hostelin sahibide ‘Turistlerin buraya neden geldiklerini anlamıyorum’ demişti ?

Pasaport kontrolleri de oldukça hızlıydı. Hele Kosova’ya girişim oldukça kolay oldu. Otobüse binen polise pasaportumu uzattım, 2 saniye sonra geri verdi. Ne yüzüme baktı, ne pasaportun ilk sayfasına. Sadece üzerindeki Türkiye Cumhuriyeti yazısını gördü sanırım. Hayatımda bu kadar rahat bir pasaport kontrolü görmemiştim ?

Prizren ne yazık ki hem savaşlar, isyanlar ve doğal afetler sonucunda tarihi yapılarının çoğunu koruyamamış bir şehir. Ülke genelinde her yerde bakım çalışması olduğu gibi (altyapı/üstyapı/restorasyon vb.), aynı şekilde Prizren’de yeniden yapılandırılıyor. Bu nedenle beklentinizi fazla yüksek tutmamanızı öneririm.

Prizren Kalesi’nin Antik Roma döneminde yapıldığı tahmin edilmektedir. Bizans İmparatorluğu ve Sırbistan Krallığı tarafından kullanılmış. Osmanlı döneminde ise modern bir kale haline getirilmiş.

Prizren’e gelen yabancı turistlerin ilk uğradıkları yer olmasına rağmen kale içerisi oldukça bakımsız. Gerçi geriye surlardan başka birşey kalmamış, neyse ?

Kale yüksek bir tepede bulunduğu için çıkmak oldukça yorucu. İçerisinde birşey olmadığı için gelenler şehri tepeden izlemeye geliyorlar. Gerçekten muazzam bir manzaraya sahip. Yolunuz düşerse akşam güneşin batışını seyretmeye gitmenizi tavsiye ederim.

Sinan Paşa Camisi, Sinan Paşa tarafından 1615 yılında yaptırılmış. Yapımında kullanılan taşların o dönem bölgenin yakınlarında bulunan Aziz Archangels Manastırı‘ndan söküldüğü iddia edilmektedir. Bazı kaynaklar ise 1355 yılında yapılan manastırın bakımsızlıktan dolayı yıkıldığını ve harfiyatın cami yapımında kullanılmadığını söylemektedir.

Sinan Paşa Camisi, 2. Dünya savaşı sırasında depo olarak kullanılmış. 1993 yılından itibaren ibadete açılmış. Kosova genelinde Türkçe vaaz verilen tek cami olma özelliğinde ve şehrin sembolü.

2004 yılında çıkan sivil ayaklanma sonucu büyük zarar gören kilisede şu an ibadet yapılmıyor. Her yerde olduğu gibi burada da onarım ve yenileme çalışmaları yapılıyor.

Eski Taş Köprü’nin yapılış tarihi bilinmiyor ancak görüntüsü itibariyle 15. yüzyıl olduğu tahmin ediliyormuş. Köprü, Bistrica (Akdere) nehri üzerine kurularak tarih boyunca insanların karşıdan karşıya geçmesini kolaylaştırmış. 1979 yılında çıkan selden dolayı köprü tamamen yıkılmış. Yerli halkın köprüye olan bağlılıklarından dolayı 1982 yılında aslına uygun olarak tekrar yapılmış.

1574 yılında inşaa edilen hamam, hem kadınların hem erkeklerin kullandığın bir halk banyosu olarak 1944 yılına kadar hizmet vermiş. Bu tarihten sonra kültürel varlık listesine alınmış ve çevresinde bulunan dükkanlar yıkılmış. Ancak 1980’den sonra kendi kaderine terk edilmiş. Günümüzde fotoğrafta da gördüğünüz gibi tadilat çalışmaları tekrar başlamış.

Müzenin bulunduğu bina Ahmet Şemseddin Bey tarafından 1498 yaptırılmış. 19. yüzyıla kadar hamam olarak kullanıldığı tahmin edilen binaya 17. yüzyılda saat kulesi eklenmiş. 2003 yılında arkeolojik kazı yapılması için tamamen yıkılan bina 2008 yılında tekrar yapılmış. Ancak gittiğim tarihte tekrar bakıma alınmış ve ziyarete kapalıydı. Öğrendiğim kadarıyla içerisinde 800 adet Roma, Bizans ve Osmanlı döneminden eser sergilenmekteymiş.

Şadırvan Meydanı Prizren’in ana çarşısı olup adı Türkçe’de geliyormuş. Trafiğe kapalı meydanda pek çok cafe bulunmakta ve yerli halk için bir buluşma noktası, şehrin en kalabalık yeri.

Bu tarihi kilise Sırbistan Krallığı döneminde 1307 yılında yapılmış ve Osmanlı şehri fethedene kadar kilise olarak kullanılmaya devam edilmiş. Fatih Sultan Mehmet şehri fethettikten sonra buranın camiye dönüştürülmesini istemiş. Camiye dönüştürülen kilisede ilk kılınan namaz Cuma namazı olduğu için adına Cuma Camii denilmiş.

Osmanlı’nın şehri terketmesinden sonra bir süre daha ibadete devam edilen cami 1923 yılından sonra tekrar kiliseye dönüştürülmüş. 2004 yılında çıkan ayaklanma sonucu halk tarafından yakılmak istenmiş. Tamamen yanmasa da büyük hasar almış. 2004’ten sonra ibadete kapatılmış ve 2014 itibariyle içerisinde onarım çalışmaları yapılıyordu. Yerli halk ise buraya hala Cuma Camii demekteymiş.

Halveti tarikatı 16. yüzyılda sonlarında Osman Baba tarafından kurulmuş. Bu bina ise 1835 yılında inşaa edilmiş. Tekke, semihan, türbe, oturma ve bekleme odası olarak bölümlere ayrılmış. Geçmişten günümüze pek çok tahrip olmuş ve ilk yapıldığı haldeki orjinal unsurları koruyamamış. Tekke’nin türbe bölümünde Osman Baba ve 9 tarikatçının mezarları bulunuyor.

Prizren’de gezdiğim yerler bu kadardı. Aslında şehirde pek çok kilise ve camii bulunuyor fakat pek tarihi öneme sahip olmadıkları için ekleme gereği duymadım. Kosova’nın bağımsızlığını ilan etmesiyle başta Priştine olmak üzere Prizren’de de büyük bir yeniden yapılanma süreci başlamış. Bu nedenle birçok yer tadilatta. Şöyle 10 sene sonra güzel bir şehir olacağını tahmin ediyorum. Bu nedenle eğer Prizren’e seyahat etmeyi planlıyorsanız fazla beklentiniz olmasın derim. Ya da ileride bir tarihde gitmeyi düşünebilirsiniz.

Yorumda Bulun